Obsesif Kompulsif Bozukluktaki Karakteristik Özellikler:
– Obsesyon sizi burada ve şimdi yaşamaktan alıkoyar. Ya geçmişteki bir olaya kafayı takarsınız veya gelecekle ilgili endişeler zihninizi meşgul eder.
– Obsesif Kompulsif bozukluk, toplumun %1 –2 sini etkilemektedir.
– Genellikle davranış yada hareketlere bir korku duygusu eşlik etmemekte, bunun yerine tiksinti ve nefret duygusu yer almaktadır.
– Problem, sorumluluğu alabilecek bir başka kişinin varlığı durumunda ortadan kalkar.
– Danşanlar obsesif kompulsif oluşan durumlarda bütünlük duygusunda azalma ve parçalanmışlık hissi duyduklarını ifade etmektedirler.
– Her şeyden önce yaşamınızda her şeyin kontrolünüzün altında olması gerektiği düşüncesinden yavaş yavaş sıyrılmanız gerekiyor. Çünkü yaşamın doğası gereği sürprizlerle dolu ve esnek bir bakış açısı çözüm odaklı düşünme tarzı sizi istediğiniz yere götürür.
– Danışanlar uygulayabilecekleri tüm kriterlerin, örneğin; bir davranışın tamamlandığına ilişkin değerlendirmede, kendilerine çok mesafeli ve abartılı geldiği hissine kapılır.
– Danışanlarda davranış belleği bozulmuştur. Yapılan ve ön görülen davranışları birbirinden ayırmada zorluk yaşayabilirler.
– Danışanlar konuşma, ritim veya duvarlarda ok gibi yardımcı işaretler geliştirerek, kompulsiyonlarını mümkün olduğunca tam ve mükemmel yerine getirmeye çalışırlar.
– Kritik davranışların yapılmasının ardından, bir takım gerginlikler ortaya çıkarak, danışanınnın dikkati bunlara yönelir.
– Danışanların kontrol davranışları niceliksel değil, niteliksel olarak farklıdır. Bir okb hastası etrafını kontrol davranışını, kendinden veya başkalarından oluşabilecek belirgin bir zararı önlemek için değil, tehlikenin yayılma duygusunu aşmak için yapar.
– Danışanlar onlara; neden gerekli olmadığını yada günde yüzlerce kez ellerini yıkamalarının gereksiz olduğunu kanıtlama veya ispatlama çabalarını boşa çıkarır ve dikkate almazlar.
– Kontrol kompulsiyonları oldukça yavaş ve sinsice ilerleyen bir tarzda ortaya çıkar. Bulaşma ve pislenme korkuları ile bunlarla ilişkili temizlik kompulsiyonları ise genelde ani bir başlangıç gösterir.
– Aslında obsesif düşünce problem çözmekte kullanılan başarılı bir stratejidir. Bir problem üzerinde tekrar tekrar düşünüp, gözden geçirdiğinizde daha önce görmediğiniz noktaları görme şansınız olur. Ama bu problemin doğasıyla çok alakalıdır. Eğer probleminiz muğlaksa veya çözümü zamana kalmışsa istediğiniz kadar evirip çevirin netleşmeyecektir. Bu durumlarda takıntılı düşünmek, arabanızın lastiği çamura saplandığında boşa dönmesi gibidir, istediğiniz kadar gaza basın, yol alamazsınız. Bazen başımıza gelen bir olayı veya birileri ile aramızda geçen bir konuşmayı zihnimizde tekrar tekrar çeviririz. Bazen de yanlış yaptığımızı düşündüğümüz bir olayı veya bir ilişkimiz hakkında durmadan boşa dönen bir tekerlek gibi düşünür dururuz.
Sorun genellikle ergenlik döneminde başlarsa da çok erken yada çok geç başlangıçlı olanlarda vardır. Erkeklerde ortalama olarak 6-15 yaşlarında başlayan hastalık, kadınlarda biraz daha geç 20-29 yaşlarında başlamaktadır. Sorun genellikle yavaş yavaş şiddetini artırarak seyreder. Birden bire başlayan vakalarda vardır. Bu seyir içerisinde belirtilerin alevlendiği ve aşırı sıkıntı verdiği dönemler olabilir. Stresle belirtilerin alevlendiği görülmektedir. Bu kişilerin % 15 inde yaşanan belirtiler toplumsal mesleki işlevselliği bozacak boyuta ulaşabilir. Yine hastaların bir kısmında belirtilerin hiç olmadığı iyileşme dönemleri de bulunabilir.
Tedavisi… : Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir. Tedavide ilk adım bu düşünceleri hastalığın bir ürünü olarak kabul etmektir. Bu hastanın kötü ya da günah saydığı obsesyonlar sebebiyle duyduğu kaygıyı azaltır. Hasta bu durumu grip hastalığında olan bir ateş olarak algılamalıdır. Çünkü saplantı bozukluğunun tek belirtisi obsesyon değildir. Zorlantılar, ikirciklilik, kararsızlık, her şeyi tanımlama isteği, kendini sürekli kontrol etme gibi başka belirtileri vardır. Tedavi tüm bu belirtilerin kaldırılmasını içerir. Çünkü her bir belirti bir diğerini besler. Obsesyonların üstüne gitme yenmeye, en azından bu hastalığın hayatını engellemesini önlemeye çalışma yararlıdır. Sorunun tedavisinde bilişsel-davranışçı yaklaşımlar uygulanmaktadır. Ayrıca hastalığın psikodinamik kökenlerini araştırıp yok etmeye çalışan psikanalitik tedavi yöntemleri denenmektedir. Hipnoz gibi bilinçaltı terapileri de kullanılmaktadır. Psikoterapinin yanında ilaç tedavisi de uygulanmaktadır.
Çözüm önerisi: Kendinize gün içerisinde bir endişe zamanı seçin… Yani gün içerisinde kendinize seçtiğiniz bir zaman diliminde takıntılı düşüncelere yer veriniz. Sadece seçtiğiniz bu bir saatte takıntılı düşüncenizi davet edin. Eğer ayırdığınız bu zaman dışında istemediğiniz düşünce gelirse ‘ daha zamanın gelmedi’ deyip zihni başka bir aktiviteye yönlendirerek, zihni eğitmek çok başarılı bir yöntemdir. Ve bu takıntılı düşünceye ayırdığınız zamanda bu düşünceyle ilgili en iyi senaryoyu, en kötü senaryoyu ve en olası senaryoyu zihninizde canlandırarak zihni çeşitlendirmeye alıştırmak size yaşamınızı geri kazandırır.
- Ana Sayfa
- Hakkımızda
- Psikologlar
- Eğitimlerimiz
- Hizmetlerimiz
- Vajinismus
- Sınav Kaygısı
- Ergenlik Dönemi
- Kekemelik
- Pelteklik
- Panik Atak
- Depresyon
- Çocuklarda Alt Islatma
- Çocuklarda Tırnak Yeme
- Çocuklarda Parmak Emme
- Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
- Çocuklarda Uyku Bozuklukları
- Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı
- Çift, Aile ve Evlilik Danışmanlığı
- Aile İçi Şiddet-Çift Terapisi
- Fobiler
- Sosyal Fobi
- Anksiyete
- Obsesif Kompulsif Bozukluk
- Tikler
- Hipnoz
- Erken Boşalma
- Evrensel Yaşam Enerjisi Terapisi
- Psikolojik Testler
- Videolar
- Yorumlar
- İletişim